Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Haziran 2018 Salı

mehmed yaşar’ın motorculuğu ve şeyhliği veya “menâkıb-ı edem”e ilave




(dör döküntü defteri – 13)
mehmet raşit küçükkürtül 
size mehmed yaşar’dan söz ediyor olduğum için bahtiyarım. çünkü kendisine hürmetim ve muhabbetim ziyadedir. fart-ı muhabbetten hâsıl olan aleyhçiliğimi ehli anlayacaktır diye umuyor ve “edem” mehmed yaşar aleyhinde bir miktar söz vadisinde dolanmak, aslına bakılacak olursa “edem” tarafından “dolandırılmak” arzusundayım. dolandırılmanın tedaileri pek çoktur, o tarafa meyletsek şarapsız sarhoş oluruz. ayık kalalım inşallah.  
efendim, evvela “yoldaki motorlar” isimli blog sayfasının açılmasından ötürü memnuniyetimi izhar etmeyi dilerim. ahmet cihat yıldız’a teşekkür ederiz, gayreti kutlu olsun. ahmet cihat, bu hamlesiyle hasan ejderha’yı da boşa düşürmüştür; yolda olacak olan bir şey varsa motordur efendim! kalem dediğin masada olur, cepte olur, kalemlikte olur! değil mi ya? az zamanda pek çok motorcunun, pek çok seyyah ve fellahın, efendime söyleyeyim, pek çok sırtı çantalı ve de bıyığı burmalı kimsenin “yoldaki motorlar”a teveccüh edeceğini hasan ejderha ağabeyimizin “yoldaki kalemler”ini sollayacağını, motor sesine boğacak ve şose yol tozuna beleyecektir. 
ey azizân, “menâkıb-ı edem” isimli telif çalışması yoldadır, bir ömür toplanan ganimettir bu çalışma. “edem”in menkıbelerini ihtiva etmektedir. yani bu kitabı okuyan kimse mehmed yaşar’ın sözlerini, nüktelerini, şemailini, ef’ailini, letafetini, nezahetini, nezaketini, nevmiyyesini, keşf ü kerametlerini, telebüssâtını ve tecmilâtını ve de telebbükâtını bilecek, hani neredeyse aynelyakîn bilecektir. dua buyurunuz da bu çalışma bihakkın kâğıda dökülsün, inşallahuteala!
efendim, “edem” mehmed yaşar’ın şeyhliğini bilirdik. bu fakir, muhtelif zamanlarda farklı kimselerin edeme, “aziz şeyhim” diye hitap ettiğini işitmiştim. meydanda bir şeyhlik var ise bunun alameti, silsilesi olmak lâzım gelmez mi? edem kendisinin melametini ima eden birtakım sözler sarf etmişti. alperenlik mazisinden ötürü, kendisinin, el’an devam eden ancak mahdut bir halka ile irşadı sürdüren vefaî-bayramî yolunun şeyhlerinden olduğunu sanmaktayım. denebilir ki: bu yolun terbiyesini nereden tahsil etmiştir? itiraz edilebilir: sakalı bile olmayan zatın şeyhliği nasıl oluyor, bakalım bu sakalsızın şahitliği kabul olacak mı? efendim, nereden tahsil ettiği hususundaki tahminim, her yolun kendisinde cem olacağı öteden beri rivayet edilen nakşî bir koldan olduğudur. sakalı olmayışına gelince, ya hu birader, adana’mızın ceyhan kazasından bir şeyh çıkmış; siz sevinip hürmet edeceğiniz yerde “sakalı şöyle mi, bıyığı böyle mi?” diyorsunuz. azıcık insaf edin, ceyhan’dan çıkan şeyh de ancak bu kadar olur!      
edemin şeyhliğini bilmesine bilirdik amma bir de motorculuğu çıktı. elbette umur sahibi kimseler, fuzela ve urefa bu işe şöyle bir kaş çattı. edemin şahsiyeti ve cemiyet içindeki temsiliyeti nazar-ı dikkate alınmak suretiyle tarizler de bulunuldu. ahmet ağabey, evvela inanmak istemedi, kendisine bir zarf atıldığını düşündü. mübarek hocam, “motor alırsa, o motoru götürüp yakın, ceyhan’a atın; kaybedin…” diye bir miktar öfkelendiler. amma ki mehmed yaşar, gene de gitti motoru aldı. şindilerde motorun fren yağı, zincirinin kayışı, direksiyonun titretme miktarı gibi hususlarla iştigal etmektedir. edemin fikri istikbalini motorun arkasına bağlayıp millete “hey hey” çektireceğine ihtimal vermiyorum; bu olsa olsa bir melamet etme, halkı başından savma kastıyla yapılmıştır. doların hoplayıp zıplamasının ve araba yakıt fiyatlarının horon tepmesenin meseleyle hiçbir alakası yoktur; edem hakkında bu tür laflar edenler üst aklın oyunlarını fark edememiş, büyük fotoğrafı görememiş şaşılardır. vesselam. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder